21 Ocak 2012 Cumartesi

SOGUKTA EGZERSİZ

     Soğuk havada egzersiz yapmak sportif performans düşüklüğüne neden olduğu gibi ciddi sağlık sorunları da yaratmaktadır. Soğuk havada egzersiz yapmanın en büyük sakıncası vücudun aşırı ısı kaybetmesidir Soğukta spor yaparken giyilen giysiler ve ortam ısısı önemlidir.  Vücut ısısını kontrol eden mekanizmalar yetersiz kalır Vücut yağ oranı yüksek olanlar soğuktan daha az etkilenirler.
Soğuk havada vücut merkezi organları korumaya çalışır. Bunun için uç noktalardan kan merkeze çekilir. El ayak burun ve baş bölgelerden ısı kaybı olur.  Vücut ısısının önemli bir bölümü ellerden kaybedildiğinden elleri sıcak tutmak vücut ısısını sıcak tutmakla eş anlamlıdır. Futbolcuların kısa kollu tişört ve elleri eldivenli kar üstünde top oynamaları vücut ısısını dengelemek açısından doğru bir harekettir.
    Soğuk havada yapılan spor gerekli tedbir alınmadığında soğuk ısırığı kas-tendon ve bağ yaralanmalarına neden olur. Soğukta kas kasılmaları zayıflar sinir ileti hızı yavaşlar ve ciddi sağlık sorunları ortaya çıkar. Bu sorunlar kayak bisiklet futbol gibi dış ortam sporlarında el ayak burun ve kulakta daha çok görülür. Vücut ısısı 30 dereceden aşağıya düştükçe refleks kaybı hafıza kaybı ve komaya kadar gidiş olur.
    Soğuk havada spor yaparken giyilen giysiler ile cilt arasına sıkışan hava vücudun ısı kaybetmesini engeller. Bu sıkışan hava kuru olmalıdır.  Hava ne kadar soğuk olursa olsun terletmeyecek ıslanmayacak giysiler giyinmelidir.
    Soğuk havada    egzersiz yaparken ısınma süresini mümkün olduğu kadar uzun tutulmalı düzenli ve sık aralıklarla beslenip yağ depolarını koruyarak ısı üretimini arttırmalı egzersiz süresi 45 dakikayı geçmemeli ve poliüretandan yapılmış termal kıyafetler tercih edilmelidir.
Op. Dr. Ercan ATALAY
ercanatalaydr@hotmail.com

16 Ocak 2012 Pazartesi

SPORCULARDA AYAK BİLEĞİ BURKULMALARI

 Ayak bileği eklemi bacağı ayağa bağlayan menteşe şeklinde kuvvetli bir eklemdir. Ayak bileği kendisini oluşturan kemiklerin ve bağların düzeninden dolayı yapısal olarak çok güçlüdür. Buna rağmen ayak bileği eklemi sporcularda veya günlük yaşamda en sık yaralanan eklemlerindendir. Basketbol yaralanmalarının %45 i futbol yaralanmalarının %30 u atletizm yaralanmalarının %25 i ayak bileği yaralanmalarıdır. 
Ayak bileği burkulmaları topuğa göre ayağın içe veya dışa doğru dönmesi sonucu oluşur. Burkulma sırasında topuk içeride ise içeri doğru burkulma adını alır ve en çok burkulma tipidir. Ayak bileği burkulmalarının %85 i ayağın içe doğru burkulması sonucu olur ki buna dış yan bağ yaralanması denir. Ayak bileği dış tarafında üç bağ iç tarafında ise kuvvetli bir bağ vardır. Daha zayıf olan dış yan bağlar daha çabuk yaralanır. İç yan bağ yaralanması daha seyrektir. Ancak iyileşmesi daha uzun sürer. 
Ayak bileği burkulmasının temel mekanizması sıçrama esnasında ayağın yere düzgün basamaması birisinin üzerine gelmesi veya bir çukura basma şeklinde ayağın içe veya dışa dönmesi sonucu olur. Yaralanma mekanizmasının net olarak ortaya konulması tanı ve tedavinin temelini oluşturur. 
    Ayak bileği yan bağ burkulmalarını çeşitli derecelerde olabilir. Doğru teşhis koymak tedavi planlaması ve spora dönüş açısından çok önemlidir. Ayak bileği burkulmasının teşhisinde klinik bulgu röntgen ve M.R. kesin teşhise yardımcı olur.
    Birinci derecede ayak bileği burkulmasında; yan bağlarda yırtık yoktur hafif esneme ve uzama vardır.  Hafif ağrı şişlik ve hassasiyet vardır.
    İkinci derecede ayak bileği burkulmasında; yan bağların bazı lifleri kopmuştur. Ağrı hassasiyet ve şişlik vardır. Sporcu yürümekte zorluk çeker.
    Üçüncü derecede ayak bileği burkulmasında; dış yan bağların bir veya ikisinde tam kopma vardır. Aşırı derecede ağrı hassasiyet fonksiyon kaybı ve şişlik vardır. Sporcu desteksiz yürüyemez.
    Ayak bileği burkulmasının derecesi ne olursa olsun yapılması gereken ilk tedavi ayağa buz uygulamak ayağı yükseltmek hareketsiz hale getirmek için atel veya elastik bandaj ile sarmak istirahata almak ve ağrı kesici ilaç kullanmaktır. 
    Tedavi planlamasında yapılacak ilk iş ağrıyı ve oluşan şişliği gidermektir. Buz uygulaması en etkili yöntemdir. En az iki-üç gün ayağa basmamalıdır. Koltuk değneği kullanılmalıdır. Ayak bileğine sarılacak elastik bandaj şişliğin inmesinde faydalı olur. Yan bağ destekli ayak bilekliği yanlardan destekli olup ayak bileğinin yukarı aşağıya hareket etmesine izin verir. 
    Ayak bileği burkulmalarından sonra şikâyetler iki üç haftada geçer. Ağrılı dönem geçtikten sonra ayak bileğini güçlendiren hareketler yapmak gerekir. Spora dönüş dört-altı haftayı bulabilir. Ayak bileği bağları tam iyileşmeden oluşacak yeni zorlamalar bağların iyileşmesini olumsuz etkileyerek tekrarlanan burkulmalara zemin hazırlar. Ayak bileği burkulmalarının %10 dan fazlası tekrarlayan ayak bileği burkulmalarıdır.
Spora dönüşte tekrara burkulma riski çok yüksektir. İlk burkulmanın tedavisinin yetersiz olması veya spora erken dönüş sonucu tekrarlayan burkulmalar olur. Genellikle ikinci burkulma birinciden, üçüncü burkulma ikinciden daha kötüdür. Bundan dolayı en az altı hafta bandaj veya bileklik kullanmak gerekir. 
    Antrenman ve maça çıkabilme kararı verebilmek için en az üç-dört spora özgü harekette ağrı ve aksama olmaması gerekir. Sporcu tam kapasite ile ağrısız en az bir iki antrenman yapabilmiş olması gerekir.  Maça çıkabilmesi için eklem durumunun kas kuvvetinin esnekliğin normal olduğunun doktorun onaylaması gerekir. 
Her spor türü için unutulmaması gereken kuralda olduğu gibi ayak bileği burkulmalarından da korunmak için egzersiz öncesi iyi ısınmak uygun ayakkabı giymek tekrarlayan burkulmalarda ayak bilekliği kullanmak spor yapılan zemine dikkat etmek ve ayak bileğinin çevresindeki kasları kuvvetlendirmek çok önemlidir. 

4 Ocak 2012 Çarşamba

Dünya Basketbol Şampiyonası’ndan Arda Kalanlar

Sporun birleştirici ve barıştırıcı gücü aşikar. Buna ülkemizde düzenlenen  FIBA 2010 Dünya Basketbol Şampiyona’sında İran - ABD arasında yapılan maçta, Türkiye -                      Yunanistan karşılaşmasında ve farklı milletlerden insanların biraraya gelip, aynı hislerle ve motivasyonla ülkesi için destek verişinde en yakından şahit olabildik. Peki ya bunlara ek olarak bu Şampiyona ile beraber başka neler hissettik, neler gözlemledik?
Öncelikle, Türkiye’nin futboldan başka bir spor dalında daha aktif olabileceğini, azimle uğraştırdığı takdirde başarı kazanabileceğini hem dünyaya hem de kendi milletimize kanıtlamış olduk. Yıllardır süregelen çabalarımızın, azmimizin karşılığını almış olduk. Sanata ve spora giderek daha fazla değer veren bir ülke olma yolunda ilerlediğimizi gösterdik.
İstanbul’a gelmesi beklenen ziyaretçi sayısı bu sene 2010 Avrupa Kültür Başkenti sebebiyle de oldukça yüksek. Basketbol Şampiyona’sının buna olan katkısı ise yadsınamaz. Bu şampiyona 160 milyon avroluk bir ekonomi oluşturdu ve yaklaşık 100 bin turiste ev sahipliği yapma fırsatını verdi. Sadece ekonomik anlamda değil, kültürel olarak İstanbul’un tanınması, İstanbul’la da sınırlı kalmadan diğer illerimizin (Kayseri, İzmir ve Ankara) de bu anlamda sporla adlarının yanyana geçmesi bu Şampiyona’nın sağladığı en önemli katma değerlerdendir. Türkiye’nin önemli markalarının da Milli Takımımızın maddi ve manevi olarak yanında yer alması, farklı mecralarda kendini tanıtma imkanı bulması Türk markalarının bilinilirliğini arttıracak ve uzun dönemde Türk ekonomisine olumlu yansımaları olacaktır.
Özetle, Şampiyona’nın hem sosyal, hem kültürel hem de ekonomik alanda ülkemize sağladığı katkılarının oldukça önemli olduğunu, ve bunun ülkemizin ileride oluşacak uluslararası arenalardaki duruşu için güzel bir örnek teşkil ettiğini bir kez vurgulamak gerekmektedir. Temennimiz başka spor alanlarında da bu deneyimlerin yaşandığını ve Türk sporunun çok yönlülüğünün başarıyla temsil edildiğini görmektir.

EGZERSİZ SONRASI TOPARLANMA

Yoğun egzersiz yapan amatör kişiler veya profesyonel sporcuların bir sonraki egzersize yeniden hazır olmaları çok önemlidir. Yoğun sportif egzersizden sonra uzun süre tekrar hazır olamamak istenmeyen bir durumdur.
Sporcunun tekrar hazır olması için izlenmesi gereken 10 altın yol vardır;

1- İstirahat; Vücuda dinlenme için zaman tanımak eski kapasiteye dönebilmesi için en önemli yoldur. Sporcunun nabzı egzersiz öncesi haline çabuk dönmüyorsa sporcu hazır değil veya yorgun demektir. Dolayısıyla sporcunun dinlenmeye istirahata ihtiyacı var demektir.
2-Stretch –Açma- Germe; Ağır bir egzersizden sonra hafif açma-germeler kasın geri dönüşümüne yardım eder. Açma germe egzersizleri egzersiz öncesi olduğu kadar egzersizden sonra geri toparlanma döneminde önemlidir. Muhakkak açma germe egzersizleri yapılmalıdır.
3-Soğuma; Bir sportif aktiviteden sonra 15-20 dk.  hafif tempoda harekete devam etmelidir. Bu yavaşlama kaslarda oluşan laktik asidin uzaklaştırılmasını sağlar ve kasın katılığının azalmasına yardımcı olur.
4- Beslenme; sporcunun depolarındaki enerji egzersizle boşaltıldıktan sonra yeniden fullemek bir sonraki aktivite için dokuları onarmak gerekir. İdeal olan egzersiz sonrası 60 dk. İçerisinde yüksek protein ve karbonhidrat içerikli beslenmektir.
5-  Sıvı Takviyesi; Özellikle sıcak havalarda yapılan egzersizde çok sıvı kaybedilir. İdeal olanı bunu egzersiz süresince yerine koymaktır. Her egzersizden sonra sıvı takviyesi vücut fonksiyonlarını onaracaktır.
6- Basit nazik hareketler yaparak; vücuttan artık maddelerin atılımını sağlamak ve kan dolaşımını arttırmak vücudun toparlanmasını sağlar. Sportif aktivite ile soyunma odasına ( duşa ) girme arasındaki zaman toparlanma açısından çok önemlidir. Yüksek bir yüklenme sonucu sıcak vücudu doğrudan duşa sokmak toparlanma için yanlıştır. Tamir ve yeniden yapılanma için kasın 24 – 48 saate ihtiyacı vardır. Toparlanma olmadan yapılan basit bir yüklenme dokunun yapılanması yerine yıkılmasına neden olur.
7- Masaj; Masaj sporcunun kendisini iyi hissetmesini sağlar ve kan dolaşımını arttırarak toparlanmaya yardımcı olur ancak ağır spor masajından kaçınmak gerekir.
8- Sıcak – Soğuk Duş; Soğuk duş veya sıcak-soğuk duş hızlı dönüşüm için kas acısını, duyarlılığını ve zedelenmesini azaltır. Kan akışını hızlandırarak dokulardaki artık maddelerin atılmasına yardımcı olur.
9- Uyumak; Düzenli egzersiz yapan herkes için uyku çok önemlidir. Vücudun yenilenmesini sağlar. Uyku süresince doku yenilenmesine yardımcı olan büyüme hormonu salgılanır.
10- Aşırı Egzersizden Kaçınmak; Akıllı planlanmış bir egzersiz programı geri dönüşümün en basit yoludur. Her ağır egzersiz veya ağır antrenman vücudun toparlanma gücünü azaltır. Bir egzersiz sonrası yaptıklarımızın toparlanmaya çok etkisi vardır. Çoğu sporcunun egzersiz sonrası bir planı yoktur. Düzenli egzersiz programının olması geri dönüşüm için önemlidir. Herhangi bir antrenmanın önemi geri dönüşüme katkısı olmasıdır.
Daha fazla ve daha sık antrenman yapmak, daha fazla antrenmandan uzak kalmanıza neden olabilir.
Ağır bir antrenmandan veya maçtan sonraki gün kendini kuvvetli hissediyorsan vücudun senin neye ihtiyacın olduğu şeklinde seni yönlendirecektir.
Çoğu sporcunun en önemli sorunu kendi durumunu saklaması veya yanlış değerlendirmesidir. Kısaca hızlı toparlanma için sporcu vücudunu tanımalı, şayet kendini yorgun hissediyorsa performansında azalma varsa toparlanma için daha fazla zamana ihtiyaç var demektir.

DÜNYA FUTBOL ŞAMPİYONASI

2010 Dünya şampiyonası 11 haziranda Güney Afrika da başladı. Ülke nüfusunun %40 ı yoksulluk sınırının altında olan bu ülke finallere kalan 32 takıma ev sahipliği yapıyor. Sporun evrensel değerlerine bağlı kalınarak geri kalmış bir ülkeye böyle bir organizasyonunun verilmesi Güney Afrika için bir dönüm noktasıdır. Nelson Mandela'nın dünyadaki siyasi ağırlığı Afrika yı gelişmiş ülkeler seviyesine çekme isteği bu organizasyonun Güney Afrika ya verilmesinde etkili olmuştur.
            Spor toplumsal dayanışmayı ve bütünleşmeyi sağlar. Sporun evrensel değerlerinde insanları gruplara ayıran ırk, din, mezhep, sosyal konum ve ekonomik farklılıkları göz ardı eden bir yaklaşım vardır. Spor zihinsel ve fiziksel bir hareket olup  sporun kişiye sağladığı bireysel katkılar kişinin daha sosyal ve toplum içinde aktif birey olmasını sağlar. Bu etkisi ile spor toplumların daha demokratik daha özgür daha eşitlikçi olmasına katkı sağlamış olur. Spor sayesinde kişiler ve ülkeler arasında ilişkiler kurulmakta birlikte hareket etme ve alınan kararları kabullenme gibi bir takım değerler  gelişmektedir.
            Büyük sportif organizasyonlara ev sahipliği yapacak ülkede kamu-özel sektör ve toplumsal dinamikler arasında iş birliğinin olması, ulusal ve yerel idari birimler arasında koordineli bir çalışma yapılması hükümetlerin verimliliğini arttıracaktır.
            Demoratik açıdan Afrikada öncü bir devlet olma yolundaki Güney Afrika nın demokratik normlarını daha yukarılara çekmek, ekonomisini geliştirmek, turizmine katkı koymak acısından bakıldığında Dünya Futbol şampiyonasının neden Güney Afrika da yapıldığını anlamak mümkün olacaktır.
            Güney Afrika cumhuriyeti 4 yıl içerisinde 2010 Dünya Kupası hazırlıkları için 4 milyar dolar civarında harcama yapmıştır. Bu harcamanın yaklaşık yarısı FİFA tarafından sağlanmıştır. 200 bin kişiye iş imkanı sağlanmış olup, dünya kupasının Güney Afrikaya ekonomik getirisi 6 milyar dolar civarında tahmin edilmektedir. Bu organizasyon dolayısı ile Güney Afrika devletinin halkını tüm sehirlerini yaşam şeklini bütün dünya en ince detayına kadar öğrenmiş oluyor. Böylece Güney Afrika demokratik, ekonomik, sosyal ve kültürel olarak uzun süreli yapacağı kalkınmayı çok kısa süre içerisinde yapmış olacaktır.
            Ülkemizde yıllardır bu tür sportif büyük organizasyonları yapabilmek için çaba sarf edilmektedir. Sportif manada yapılacak olan en büyük organizasyon temmuz ayında istanbul da yapılacak Dünya Basketbol şampiyonasıdır. Ev sahibi ülkenin tüm dünyada tanınmasına ekonomik, politik ve sosyal gelişimine olanak sağlayan bu tür organizasyonları yapabilmek için tüm ülkeler yarışmaktadır.
            Silah sektöründen sonra dünyadaki en büyük ikinci güç olan spor sektörü   ülkelerin ve yörelerin kalkınmasında her zaman en önemli itici güç olmuştur. Spora ve sportif organizasyonlara bu açıdan bakmak ve spora yatırım yapmak kamu ve özel sektör için birinci öncelikli olmalıdır. 

DÜNYA BASKETBOL ŞAMPİYONASI

                        Spor,günümüz insanının toplumsal yaşamına derinlemesine girmiş ve toplumların yapısına göre  biçimlenmiş bir olgudur.Spor, toplumsal bir dinamizm sağlayarak gerek sporcu gerekse izleyici bazında  büyük bir ilgi görüp dünya kültürünün bir parçası olmuştur.Sporun her türü ulusal ve uluslararası bir saygınlık ve prestij göstergesi konumunu alarak toplumları sevince ya da üzüntüye sürüklemektedir.Bu açıdan günümüzde spor müzikle birlikte tüm dünyada konuşulan evrensel bir dil niteliği taşımaktadır.

                       Spor dinleri dilleri ırkları eğitim düzeyleri sosyal konumları ne olursa olsun aynı kurallar içerisinde insanların biraraya gelip takım olarak aynı heyecanı yaşayabildiği veya yaşatabildiği bir ortam yaratmaktadır.

                       Bu çerçeveden bakıldığında 28 Ağustos-12Eylül tarihleri arasında ülkemizde yapılacak olan 2010 FİBA Dünya basketbol şampiyonası ülkemizin tüm dünyada tanınması açısından çok önemlidir.Ancak ülkemizde basketbol herzaman futbolun gölgesinde kalmıştır.Ne yazıkki spor denince akla futbol gelmiştir.Oysa  futbolda hiç bir zaman böyle büyük bir organizasyon ülkemize getirilememiştir.Son 10 yıllık futbol-basketbol gelişimi karşılaştırıldığında basketbolun daha çok geliştiği görülecektir.Özellikle 12 dev adam sloganı ile  dünyaya Türk basketbolunun geldiği seviye gösterilmiştir.Basketbolun salon sporu olması ülkemizdeki salon sayısının yetersizliği gibi nedenler yavaş bir basketbol gelişimi sağlamıştır.Salon sayısı arttıkça ve bu tür organizasyonlar yapıldıkça  basketbola ilgi her geçen gün artacaktır.

               2010 Dünya basketbol şampiyonasının ülkemizde yapılacak olması ülke prestiji-turizmi ve ekonomisi açısından çok önemli katkılar sağlayacaktır.Dünyanın en iyi 24 ülke   takımının şampiyonluk için mücadele etmesi şampiyona boyunca 40 bine yakın yabancı basketbolseverin ülkemizi ziyaret edecek olması tanıtım ve basketbol sevgisi açısından çok önemlidir.

                Dünya basketbol şampiyonası süresince sporseverlerin basketbola hakettiği ilgiyi göstermesi Ayyıldızlı bayraklarla basketbol salonlarını doldurması, spor denince akla sadece futbolun gelmediğini göstermek açısından ayrı bir önem taşımaktadır.

                 2010 FİBA Dünya basketbol şampiyonası dolayısı ile dünyanın ilgisinin ülkemiz de olması ülkemiz  prestiji ve Türkiye imajı açısından çok önemli olup centilmenlik ve misafirperverlik örnekleri göstermek diğer spor türlerinde de bu tür organizasyonları ülkemizde görmek için önemlidir.

                 Unutulmamalı ki toplumlar arasındaki büyük çatışmalar spor karşılaşmaları ile son bulmuştur.Dünya barışına katkı sağlayacak böyle bir organizasyona ülke farkı gözetmeksizin her türlü katkıyı sağlamamız gerekir.

SPOR KOÇLUĞU

Bir sporcu, bir doktor, bir mühendis olarak gün boyu onlarca işle uğraşıyor ve hepsinde başarılı olmak istiyoruz. Ancak her işte başarılı olamıyoruz, yani düşük performans gösteriyoruz. İşte bu noktada yüksek performans veya verim için yardım almak gerekiyor.
Spor koçluğu (Coach) ; Bir sporcunun gelişmesine, yeni beceri ve davranış öğrenmesine, kendisi ve takımı için konulan hedeflere ulaşmasına destek veren kişi yada kişilerdir.
           
Sporcunun konsantre olmasına, hedefe doğru yönlenmesine, zihinsel olarak rahatlamaya ve yarışmaya hazırlanmasına yardımcı olan kişi veya kişilere spor koçluğu denir. Bir sporcunun seri ve doğru karar verebilmesi, performansını en üst düzeye taşıması, takım ruhu ve takım bilinci ile hareket etmesi, negatif ruh halinden, pozitif ruh haline geçirebilmek ve kötü alışkanlıklardan vazgeçip özgüven kazanabilmesi için spor koçluğuna ihtiyaç vardır.

Koçlar istenilen performansa ulaşmak için sorunların üstesinden gelmeyi öğretir. Koçluk hazır reçete sunmak değil, çözümü sporcunun bulmasına yardımcı olan davranışsal becerileri geliştiren kişidir.
Bir spor kulübü başarıya ulaşabilmek için takımı oluşturan bireyleri tek tek ele alıyor ve her sporcunun bedensel, zihinsel ve ruhsal analizini yaparak gerekli ihtiyaçları tespit ediliyor. Spor koçluğu, sporcunun mevcut durumundan istediği ve istenilen duruma ulaşmasını amaçlayan, performansı geliştiren, sağlıklı iletişim kurabilme yeteneği kazandıran değişim ve gelişim sanatıdır.
Bir spor kulübünde spor koçunun çalışması, sporcu, teknik heyet ve idareci taraf olmak üzere üç odaklı bir çalışma yapılmalıdır.

Spor koçluğu sporcularda; Özgüven, doğru karar verme, bireysel yeteneğe farkındalık, iç motivasyon, pozitif iletişim kurabilme yeteneğini geliştirerek başarıyı ve motivasyonu arttırır. Teknik direktörlere; her durumda çözüm bulabilmek için analiz yapılabilme ve öngörüde bulunabilme gibi liderlik yeteneklerini arttırarak, yönlendirici yardımlar verir. Bir spor kulübünün İdareci, taraftar ve seyircisinin başarıda doğru motivasyonun önemli olduğu, sporun her şeyden önce bir şov olduğunun ve iletişim kanallarını sürekli hale getirmek gereksinimini anlatır.
Spor koçluğu, bir sporcunun veya spor kulübünün şuanda bulunduğu yer ile olmak istediği yer arasındaki açıyı kapatmak için engelleri en etkin şekilde kaldırmasına yardım etmektir. Spor koçluğu geçmişle ilgilenmez, şimdi ve gelecek odaklıdır. Kısaca bir sporcunun iç potansiyelini ortaya çıkarmak ve değişimi gerçekleştirerek “GÜCÜN” yegane sahibinin sporcunun kendisi olduğu gerçeğini keşfetmesini sağlayarak sporcuya ve kulübe katkı sağlar.

DAYANIKLILIK NEDİR

Dayanıklılık; uzun süreli yapılan sportif aktivitelerde vücudun yorulmaya karşı gösterdiği direnç yeteneğidir. Genel bir kavram olarak daha geç yorulma yorgunluğa dayanabilme gücü olarak da değerlendirilebilinir.
Bir sportif aktiviteyi belli bir düzeyde uzun süre devam ettirebilen sporcuya dayanıklı sporcu denmektedir. Bir sporcu değerlendirirken çok uzun süre koştu çok iyi sporcudur şeklinde değil teknik taktik becerilerini sahaya ne kadar uzun süre yansıtabildi şeklinde değerlendirilmelidir. Türk futbolunda bir futbolcu ne kadar yetenekli olursa olsun yeterli fiziksel dayanıklılığa sahip değil ise başarılı olamamaktadır. Başka bir ifade ile Türk futbolunun teknik taktik olarak kendisinden çok daha aşağıda olan Avrupa takımları karşısında başarılı olamamasının temel nedeni fiziksel dayanıklılığın yeterli olmamasıdır.
İyi bir antrenman branşa özgü teknik taktik ve psikolojik dayanıklılığı geliştirmeye ve arttırmaya yönelik belirli bir hedef çerçevesinde yapılan sistemli ve ölçülü çalışmalardan oluşur. Devre arası gibi kısa sürelerde dayanıklılığı artırmak için yapılan yoğun antrenmanlar doğru yapılamadığından dayanıklılığı arttırmak bir yana dayanıklılığın azalmasına neden olmaktadır. Her sporcunun ayrı-ayrı fiziksel verileri kapasiteleri ölçülerek elde edilen değerlere göre dayanıklılık antrenmanları yapılması gerekir. Dayanıklı olmanın genel prensibi daha çok enerji üretebilmek ve bu enerjiyi daha verimli kullanabilmektir.
Bir sporcunun dayanıklılık kalitesini belirlemek için;
·         maksimal oksijen kullanma kapasitesi
·         laktik asit yapım ve yıkım dengesi
·         dinlenme sürelerinde laktik asit ve kalp atım sayısını kısa sürede ne kadar düşürebildiği yani kısa sürede toparlanma süresi
·         bir sporcudan ne kadar verim alınabileceği fiziksel kapasitesinin yani dayanıklılığın ne düzeyde olduğunu anlayabiliriz. Türk sporunun dayanıklılık ve süreklilik kapasitesinin arttırıldığı zaman problem çözülmüş demektir.
            Türkiye futbol liglerinde devre arası olma sebebi ile birçok kulüp Antalya da enerji depolamaya çalışmakta, dayanıklılık testlerinden geçmekte, ikinci yarıya bomba gibi başlayacağız demeçleri vermektedirler. İkinci yarıya bomba gibi başlamak bir hafta on günlük bir antrenman süresinde mümkün olur mu hep beraber göreceğiz.

ÇEKİÇ PARMAK(Beyzbolcu-Voleybolcu Parmağı) NEDİR?

El parmaklarını yukarı kaldıran kirişler el sırtından geçer ve bütün parmakların en uç boğumlarına yapışarak parmakların açma hareketlerini yapmasına yardımcı olur.
         Parmakları yukarı kaldıran bu kirişlerin en uç yapışma yerine yakın bir yerden kopması sonrası oluşan duruma çekiç parmak(mallet finger) denir.Bu durumda parmağın son boğumu aşağıya doğru eğilir ve bir çekiç görünümü aldığı için çekiç parmak ismini alır.
         2-3-4 ve 5. parmakta daha çok görünür.Kirişin parmağa yapışma yerinden küçük bir kemik parça ile sıklıkla koptuğu ve parmak ucunun aşağıya doğru büküldüğü görülür.Sporcu parmak ucunu yukarı doğru kaldıramaz.Bu durumda derhal oyunu bırakması gerekir.
         Voleybol, basketbol, beyzbol ve nadiren futbol, hentbol gibi sporlarda topun parmakların uç kısmına çarpması sonucu çok görülen bir olaydır.
         Bu şekilde kiriş yırtılması sonucu parmak ucunda şişlik, kızarıklık ve gerginlik görülür.
         Teşhis için röntgen çekilir.Kopma kırığı yok ise M.R tetkiki gerekebilir.
         Tedavide klasik buz uygulaması, eli yüksekte tutmak, ilaç takviyesi ve parmak ucunu atele almak gerekir.Amaç kopan kirişin doğru pozisyonda iyileşmesini sağlamaktır.Bu şekilde tedavi olmaz ise amaliyat etmek gerekirbilir.İyileşme süresi ortalama 6 haftadır.
         Çekiç parmak tedavisi gören sporcunun Spora dönüş süresini kısaltmak için parafin banyosu ve masaj takviyesi gerekir spora dönüş süresi ortalama 1-2 aydır.

BASKETBOL MENAJERLİĞİ

Aralık ayının son günlerinde Adana Türk basketbolu için önemli bir olaya ev sahipliği yaptı. Ceyhan Belediyespor öncülüğünde Avrupa birliği hibe projelerinden olan “Basketbolda yeni bulunmuş yaklaşımlar” (NFBA) projesi kapsamında on-line eğitime katılan adaylara basketbol menajerliği sertifikası verildi.
                Türk sporunda büyük eksiklerin başında gelen kavramlardan birisi Menajerlik statüsüdür. Günümüzde spor ekonomisi başlı başına bir sektördür. Futboldan sonra en ciddi paraların döndüğü basketbolda da profesyoneller için spor menajerlerine ihtiyaç vardır. Bazı takımlarda idareci, müdür gibi isimler altında yürütülen görev aslında takım menajerliğidir. Bu proje kapsamında menajer nedir, ne ile uğraşır, yetkisi ne kadardır daha açık bir ifade almıştır. Ülkemiz basketbolunun geldiği noktada menajerlik kavramı asistan menajer, takım menajeri, idari ve teknik menajer ve sporcu menajerliği (sporcu temsilciliği) şeklinde birden fazla bölünmeye gerek duyulmuştur.
Menajer;  bir sporcunun mesleki işlerini düzenleyen ve yöneten kimsedir. Menajer yeteneği bulup fark edip ortaya çıkaran sonra onu kendini en doğru ifade edeceği kulüple buluşturan kişidir. Bu bağlamda oyuncu – yönetim, oyuncu – oyuncu ve takım – medya gibi ilişkileri kulüp adına ve sporcu adına yürüten kişilerdir. Türkiye de ve dünyada oyuncu ve takım menajerliği meslek tanımı tam olarak tarif edilememiştir. Bu proje menajerlik tarifi ve kimliği adına Avrupa da bir ilke imza atmıştır.
Sporcu menajeri; temsil ettiği sporcu için iyi bir kariyer planlaması yapar, sporcu için öncelik en yüksek kontrata imza atmak değil doğru zamanda doğru takımda en verimli şekilde performans göstermesini hedefler. Sporcunun maddi birikimlerini yönetir, sporcu ile takımlar arasında oluşan hukuki sorunları çözmeye yardımcı olur, temsil ettiği sporcunun imaj ilişkilerini ve antrenör ve ekip arkadaşlarıyla olan ilişkilerini sözleşme hükümlerine göre düzenler.
Takım menajeri kulüp yönetimi, teknik heyet, sporcu ve medya arasında köprü vazifesi görmektedir. Pazarlama, takım seyahatleri, teknik ve oyuncu transferleri, yönetmelikler, sağlık ekibi düzenlemesi gibi marka değerinin arttırılması ve uyumlu bir şekilde çalışmayı düzenler. Ülkemizde yanlış olarak  Menajer denince özellikle futbolcu – basketbolcu satan,aracı, komisyoncu gibi tabirler kullanılmaktadır.
                        Basketbol menajerliği ile ilgili ülkemizde ve Avrupa’ da bir eğitim bir imtihan ve sertifikasyon mevcut değildi Ceyhan belediye bayan basketbol takımının amatör ruhlu idarecilerinin girişimi ile AB hibe projesi olan “Basketbolda yeni bulunmuş yaklaşımlar(NFBA) ” kapsamında menajerlik statüsü geliştirilerek Avrupa basketbolunda bir ilke imza atılmıştır. İnternet üzerinden eğitim verilerek sporcu menajerliği sertifikası geliştirilmiştir.
Bu menajerlik sertifikası Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) ve Uluslararası Basketbol Federasyonları Birliği (FİBA)  tarafından akredite edilmiştir. Yani bu proje kapsamında verilen sertifikalar TBF ve FİBA tarafından geçerliliği kabul edilen tek sertifikadır. Bu olayı gerçekleştirmek Türk basketbolu açısından takdir edilmesi gereken bir olaydır.
Avrupa da bir ilk proje olması ve tamamen amatör ruhlu kişiler tarafından hayata geçirilmesi doğal olarak bazı organizasyon eksikliklerini beraberinde getirmiştir.
                        Basketbolda bir ekol olan Amerikan Basketbol ligi NBA nın tarihe geçen basketbolcusu Kerim Abdül Cabbar lisanslı olmayan menajerler tarafından dolandırılması skandal olmuş idi. Basketbol da takım menajerliği ve sporcu temsilciliği (menajerliği) şeklinde sertifikalara hale getirilmesi Türk basketbolu için bir devrim niteliğindedir. Daha geniş kitlelere hitap eden futbol sektöründe FİFA sertifikalı 86 menajerin olduğu düşünülürse Ceyhan belediye sporun bu girişimini alkışlamak gerekir.

AVRUPA TEKERLEKLİ SANDALYE BASKETBOL ŞAMPİYONASI-3

Avrupa Tekerlekli Sandalye Basketbol şampiyonası altı Ekim akşamı tarihi taş köprü üzerinde düzenlenen açılış kokteyli ile başladı. On iki Avrupa ülkesinden gelen yürekleri spor ve kardeşlikle dolu engelli sporcular ellerinde kendi ülke bayraklarıyla köprü üzerinde tüm insanlık için bir dostluk halkası oluşturmuştur. Gün batımı ışıl ışıl olan Seyhan nehri ve tarihi köprü doğudan batıya günümüz dünyasına engelsiz bir mesaj vermek istemiştir. Ancak ani bastıran yağmur ve ilgisizlik açılış törenini gölgelemiştir.

            Sportif organizasyonların amaçları ülkeler ve insanlar arasında dostluk ve barışı geliştirmektir. Bir diğer amaçta bölgesel turizmi geliştirmektir. Romalılardan kalan tarihi taş köprü ve civarı Adana’nın tarihi dokusunun tanıtımı açısından Avrupa Tekerlekli Sandalye Basketbol Turnuvası süresince turistik amaçlı daha çok öne çıkartılabilinir ve çeşitli tanıtım aktiviteleri köprü üzerinde yapılabilinir idi.

            Türkiye basketbol federasyonuna ait 180 bin civarında lisanslı sporcu vardır. Oysa bedensel engelliler federasyonuna ait 2600 lisanslı sporcu vardır. Bu sporcular basketbol yüzme atıcılık v.s. gibi tüm spor türlerini kapsamaktadır. En popüler engelli sporu olarak bilinen tekerlekli sandalye basketbolunu fiziksel engellilerin %0,66’sı yapabilmektedir. Her engellinin diğer insanlardan üstün bir özelliği vardır. Türkiye genelinde elli engelli basketbol takımının ve her takımda on iki engelli sporcunun olduğunu varsayarsak altı yüz civarında engelli basketbol sporcumuz vardır. Engelleri aşan bu azim abidesi olan kitlenin organize ettiği ve ikinci uzatmalara kadar nefeslerimizi tuttuğumuz basketbol şöleninin tadını alan Adanalılar tüm şampiyonaya gerekli ilgiyi göstermiştir. Hedeflenen ana fikir ‘engelli birey’ değil ‘sporcu birey’ fikrini sanırım herkes benimsemiştir.

Ülkemizde %10 engelli vardır. Bu sayıya engelli aileleri de katarsak ciddi bir potansiyel oluşmaktadır. Bu kadar geniş bir kitleye spor yaptırmak kamu ve özel sektörün vazifesidir. Engelli sporcu istihdamı yaparak geçiminin bir bölümünü spordan kazanan engelli sporcu sayısını arttırmak gerekir.

            Engellilerin engelinin kaldırıldığında neler yapabileceklerinin en güzel örneği Avrupa Tekerlekli Sandalye Basketbol şampiyonasıdır. Milyar dolarların döndüğü spor sektöründe belli bir kaynak yaratarak engelli sporcuların engellerini kaldırmak gerekir. Ülkemizde spor medyası veya spor sektörü denince futbol anlaşılmaktadır. Oysa bölgemiz ve ülkemiz olarak futbolda geldiğimiz nokta ortadadır. Spor ekonomisinden %1 bile pay almayan engelli sporcuların yaptıkları ortadadır.

            Adana’da düzenlenen bu tür sportif aktivitelerin diğer spor branşlarına örnek olması ve bu organizasyonun sportif  turistik ve sosyal anlamda yöreye katkısı zaman içerisinde görülecektir.

Atatürk ve Spor

     Türkiye cumhuriyetinin kurucusu ulu önder atamızı 71. ölüm yıldönümünde saygıyla ve özlemle anıyoruz. Her yönüyle çağdaş bir ülke kuran ulu önderimizi ölüm yıldönümlerinde bize emanet ettiği ülkemizi ve ilkelerini korumak, daha iyi anlamak ve daha ileriye götürmek şeklindeki düşüncelerle anmamız gerekir.
     Cumhuriyet’in ilan edildiği 1923 yılında zirvedeki lider Atatürk Türkiye cumhuriyetinde eğitim, ekonomi,uluslararası ilişkiler ve sporda yapılan devrimlerle çağdaş ülke çerçevesini çizmiştir.
     Atatürk’ün spor konusundaki görüşleri de çağdaş katılımcı günümüz şartlarıyla bağdaşan geçerli görüşlerdir. Her konuda gelişmiş batı ülkelerinin düzeyine ulaşabilmek için genç kuşağın bedenen, ruhen, ahlaken, zihnen iyi yetiştirilmesi gerektiğine inanmıştır. Sporu her yönüyle teşvik eden ulu önder sağlam kafa sağlam vücutta bulunur sözü ile güçlü ve zinde bir Türk gencini tarif etmiştir.
     Ulu önderin Türk sporunda bilinen ilk atılımı 1915 yılında Miralay rütbesi ile o zamanki hükümete yazdığı raporda;
                -Gençlere 12 yaşından itibaren spor yaptırtmalıdır,
                -Spor kulüplerinde sağlığın korunması ele alınmalıdır,
                -Spor kulüplerinin başkanları siyasetin dışında kalmalıdır,
                 -Beden eğitimi ders saatleri arttırılmalıdır. Şeklinde özetlenebilecek bugün içinde geçerliliği olan çağdaş spor politikası hedeflerini göstermiştir.
     Atatürk dünyada ilk defa beden eğitimi derslerini okullarda zorunlu ders haline getiren bir devlet adamı idi. Atatürk’ün Türk sporuna verdiği destek ve katkısı ile sporun ülkede yaygınlaştırılması ve örgütlenmesi zorunlu hale gelmiştir. Türkiye’nin ilk spor teşkilatı olan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı Atatürk’ün yarattığı bu demokratik ortamla 1922 de İstanbul da kurulmuştur. Esas olan her yaştaki Türkler için beden terbiyesini sağlamaktır diyerek sporda hedefin halk sağlığı ve toplum sporu olduğunu yani herkes için spor ilkesini koymuştur.
     Türklerde sporun geçmişi çok eski olmasına rağmen modern ve örgütlü biçimde yönetilmeye Türkiye cumhuriyetinin ilanıyla birlikte Atatürk’ün katkılarıyla olmuştur.
      Atatürk bir konuşmasında ’’ Müspet bilimlerin temeline dayanan güzel sanatları seven çağdaş fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış erdemli kuvvetli bir nesil yetiştirmek’’siyasetimizdir sözleri ile sporun pozitif bilimlerle iç içe olduğunu her türlü gelişmenin bilimsel tabana dayanması gerektiğini işaret etmiştir.
     Atatürk çağdaş Türk insanında ve özellikle sporcusunda yalnız beden kuvveti ve yetenek değil aynı zamanda dürüst ve çalışkan olunmasını istemiş ve bu düşüncesini de Ben Sporcunun Zeki, Çevik ve Aynı Zamanda Ahlaklısını Severim diyerek bir sporcunun nasıl insan olması gerektiğini anlatmıştır.
      Son olarak ülkemizin içinden geçtiği bu çalkantılı zamanda Atamızı daha iyi anlamak ve ona layık bireyler olmamız gerektiği kanaatimle tekrar atamızı saygıyla anıyorum.  

YÜZÜCÜ OMUZU NEDİR

Omuz hareketlerinin yoğun olarak kullanıldığı voleybol,tenis,basketbol, halter,hentbol gibi spor türlerinde ve kalecilerde çok sık karşılaşılan bir sorundur.
      
          Sporcuların yoğun antrenman yaptığı ve maç trafiğinin arttığı dönemlerde kas ve tendon gruplarında şişmeler olmakta bunun sonucunda omuz hareketlerinde ağrı ortaya çıkmaktadır.
     
           Omuzun üst dış bölgesinde hissedilen ağrı ile karekterize olup kol doksan dereceden fazla kaldırılmaya çalışıldığında yoğun olarak ağrı hissedilir ve tıkırdama tarzı bir ses duyulur.
          
           Topu fırlatma-atma tipi omuz hareketlerinde ağrı artar.Bu rahatsızlık omuzda sıkışma(impingement sendromu) olarak da adlandırılır.
          
           Teşhiste muayene ve M.R. önemli bir yere sahiptir.
          
           Tedavi olarak öncelikle sporcunun dinlendirilmesi ,hasta omuza soğuk uygulanması ,antienflamatuar ilaç ve fizik tedavi önerilir.Buna ilave olarak  omuz kasları egzersizler ile kuvvetlendirilir.Sporcu rahatlamaz ise artroskopik gevşetme yapılır.
          
            Sportif aktiviteye dönüş 6-8 haftalık bir zaman alır.Bu süre içinde sporcular sakatlanmadan önceki performanslarına ulaşırlar.
          
            Sporcuların  bu tür sorunlarla  karşılaşmaması için egzersiz sürelerini çok uzatmamak ve çalışma aralarında yeterince dinlenmek gerekir Her spor türü için mutlak gerekli olan antrenman öncesi iyi ısınma ve germe egzersizleri yapılmalıdır.Yapılan spor  türünde çok önemli olan omuz esnekliği  ve kuvvetinin  arttırılması gerekir.
                                      

AMATÖR SPOR GÜNÜ

Amatörlük; Bir işi bir sportif aktiviteyi kazanç amaçlı değil, zevk için yapan, hevesli, meraklı olan kişi demektir. Profesyonellik ise; yaptığı işi veya sporu meslek haline getiren kişidir.
Amatörlüğün olmadığı yerde profesyonellik de olmaz. Spor temel bir eylemdir. İnsan doğası gereği hareket etmek ister. Hareket eden kişi hareketini kendine göre biçimlendirir, anlamlandırır, düzenli bir eyleme dönüştürür ve böylece amatör spor ortaya çıkar. Amatör sporla uğraşmak heyecan ve tutku ister. Amatör sporcu gönüllüdür. Sevdiği için spor yapar. Amatör sporun amacı hareket etmek ve zevk almak olan bir eylemdir. Amatör spor insanı günlük yaşamdan uzaklaştırır, arındırır. Amatör sporları coşkulu, yapıcı, geliştirici kılan mutlak sonuç amaçlı olmamasıdır. Spor yapan kişinin güzel ve erdemli davranışlar yaratması ve haz alması önem taşımaktadır. Amatör spor bir deneme, bir çaba günlük kaygılardan uzaklaşma amaçlı olarak her yaştaki kişinin yapabileceği sürekli bir etkinliktir. Amatör sporla kendimizi tanımaya, tanıdığımız yeteneğimizi kullanmaya, geliştirmeye ve sonuç itibariyle kendimizi mükemmelleştirmeye ve sosyalleşmeye çalışırız.
Amatörlük spor ortamının; Ülke genelinde yerel özellikleri de dikkate alarak kaynakların el verdiği ölçüde geliştirilmesini hedefler. Amatör sporlara katkı koymak veya amatörce sporla uğraşmak spor vasıtasıyla sosyalleşmeyi ve toplumsallaşmayı sağlar.
Ülkemizde spor yapan nüfusun düşük olmasının temel sebeplerinden biri sporu tabana yaymak yerine Uluslararası organizasyonlarda gösterilen başarı ve alınan başarıya dönük politikalar olup, bu durum ilginin tamamen yarışma sporlarına kaydırılmasına, böylece sporu tabana yayacak amatör girişimler yerine günü kurtarma hesapları yapılmaktadır. Bu düşünce tarzı amatör sporların ilkesine aykırı olup sporun gelişmesine katkı koymayıp, sporu maddileştirir.
Günümüz spor dünyasında amatörlük ve profesyonellik sınırlarını çizmek pek mümkün değildir. Uluslararası Olimpiyat Komitesine göre spor amaçlı araç-gereç, kamp, beslenme, antrenman ve sağlık hizmetlerinin alınması, burs alınması, işçi veya memur olarak kadroya konulmak gibi maddiyata dayanan yardımlar amatörlüğü engellemiyor.
Uluslar arası Olimpiyat Komitesi; Amatör kavramının ve amatör sporların ön planda tutulduğu ilk modern olimpiyatların başlangıç tarihi olan 6 Nisan 1896’yı Amatör Spor Günü ilan etmiştir.
Bu günde amaç; Olimpik ilke ve hedeflerin başında gelen amatörlüğü korumak ve amatör ruhu yaşatmaktır. Bir kişi maddi karşılığı olmadığı halde bir sportif aktiviteyi yapıyorsa amatör ruha sahip demektir. Büyük profesyonel sporcular bile amatör ruha sahip olanlar arasından yetişmiştir.
Sonuç olarak amatörlük bütün sporların nüvesidir, anasıdır, bütün sporlar amatörlükten doğmuştur. Ana’ya saygı ve katkı da esastır.

2013 AKDENİZ OYUNLARI MERSİN'DE

Akdeniz oyunları, Akdeniz de kıyısı bulunan ülkeler arasında dört yılda bir düzenlenen sportif bir aktivitedir. Oyunlar Akdeniz ülkeleri arasında toplumsal ve kültürel yaklaşımın sağlanması bölgede barış ve kardeşlik ortamının olması amacı ile düzenlenmektedir.
            Akdeniz oyunlarının yapısı olimpiyat oyunlarına benzer ve aynı kurallar geçerlidir. Oyunları düzenleyecek ülkenin ve şehrin Akdeniz de kıyısı olması gerekir. İlk Akdeniz oyunları 1951 yılında Mısır’ın İskenderiye şehrinde düzenlenmiştir. Oyunlara Akdeniz de kıyısı olan üç ayrı kıtadan 24 ülke katılmaktadır. Akdeniz oyunlarını sembolü oyunlara katılan ülkelerin yer aldığı üç kıtayı (Afrika Avrupa Asya ) temsil eden üç halkadan oluşmaktadır.           
            Akdeniz oyunları olimpiyatlardan sonra dünyada en fazla (26 spor dalı) ile yapılan organizasyondur. Atletizm basketbol boks jimnastik futbol güreş eskrim sutopu ve yüzme oyunların değişmez spor dallarıdır.
            2013 Akdeniz oyunları için yapılan oylamayı Yunanistan kazanmıştı. Yunanistan’ın ekonomik krize düşmesi nedeni ile 2013 Akdeniz oyunları Türkiye ye ve Mersin ilimize verilmiştir. 15 gün devam edecek oyunlara 6000 civarında sporcu on binlerce seyirci ve gazeteci gelecektir.
            Spor çevrecidir, dünyada birçok spor kano, dağcılık, yamaç paraşütü doğal çevrede yapılmaktadır. Çevrecilik ve spor o kadar iç içedir ki Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) bir şehre spor organizasyonları verirken dikkat ettiği kriterlerden en önemlisi çevreciliktir. Bu konuda IOC hem aday şehrin çevre yapısına hem spor tesislerinin çevreci yapısına hem de halkın çevre bilinci ve tutumuna bakmaktadır.
            Kısaca spor, toplumsal dayanışma ve bütünleşmeyi sağlayan evrensel bir değerdir. 2013 Akdeniz oyunlarının Mersinde yapılacak olması Çukurova’nın dünya spor ve turizm sektöründe yer almasını sağlayacaktır. 

SPOR YÖNETİCİLİĞİ ve FUTBOLDA KAOS !

2007 yılı itibari ile ülkemizdeki aktif futbolcu sayısı, federasyonu olan diğer tüm dallardaki toplam sporcu sayısından daha fazladır. Her sene atletizm lisansı alan her sporcu sayısının 100 katından daha fazlası büyük futbol kulüplerinin seçmelerine katılarak Futbolcu olmak umudu ile yaşamaktadırlar. Bunun sosyal anlamı şudur; uygun olan olmayan yeteneği olan olmayan,  hemen her genç çevresel ve sosyal yönlendirmeler ile futbola yönelmektedir. Bu durumda yeteneğinden ve niteliğinden bağımsız olarak futbola yönelen gençler kaybolmakta ve bunların içerinde bir kısmı da hak etmediği yerlere gelmektedirler.

            Futbola olan ilgi azaltmak mümkün değildir, çözümde değildir. Seyir zevki açısından en fazla zevk veren spor futbol olmasına rağmen, oyun zevki açısından insan yapısına ve kabiliyetine göre mücadele içeren her spordan zevk alınabilinir.

            Türkiye’de uygulanan özel ve ya kamusal genel politikalar gereği spor branşları içerisinde futbola kaynak daha fazla ayrılmakta, diğer branşlar ile bir dengesizlik oluşmaktadır. Böyle olunca da her bakımdan bir yetenek ve yeterlilik kirliliği oluşmakta sonuç olarak ta oluşan kaos; ortamı başarısızlığa sürüklemektedir.

            Spor yöneticisi; spor hizmet ve faaliyetlerinin sevk ve idaresinde çeşitli şekillerde görev alan (başkan,idareci,masör, doktor) ve bu hizmet faaliyetlerinin yürütülmesinde emeği geçen profesyonel veya gönüllü bireylere denmektedir. Spor yöneticisi maaşlı veya fahri şekilde olabilir.

Spor yöneticisi; Modern bir yönetici de bulunması gereken özelliklere sahip olmalıdır. Bütün bunlara ilave olarak sporu, spor yönetimini bilen sporcuyu ve toplumu tanıyan spor yönetiminin amaçları doğrultusunda isteyerek ve bilerek hizmet veren kişiler olmalıdır.

İyi bir spor yöneticisi emrindeki kimseleri her yönü ile çok iyi tanımalı onları iyi yönetebilmek için onlarla iyi ilişkiler kurması gerekmektedir. Oysa insanları tanımak ve anlamak uzun zaman ister. Spor yöneticisinin takımı başarıya götürebilmesi için çok az bir zamanı vardır.

Özetle yönetici nitelikleri, fonksiyonları, görevleri ve yönetim ilkeleri konularında kulüplerinde en üst seviyede verimin ve başarının sağlanmasında sevk edici ve yönlendirici bir lider olarak görülmelidir.

Etkili bir spor yöneticisi yukarıdaki özelliklerin yanında bilimsel yöntemleri de uygulamak zorundadır. Spor günümüzde bir bilim dalıdır. Yöneticisi olduğu kulübün geleceğine ilişkin kararları verecek ve plan yapacak spor yöneticileri hem bilimsel açıdan hem beşeri ilişkileri açısından üst düzeyde kişiler olmalıdır.

Günümüz futbol kulüplerine bir spor branşı olarak gereğinden fazla kaynak aktarıldığından gerek yönetici bazında gerekse futbolcu bazında bir kargaşa bir kaos sürmektedir.

Belirli bir sisteme oturmuş olan kulüpler haricindeki bütün kulüplerde bu kaos hali mevcuttur. Kaos sözlük anlamı dağınıklık, kargaşa düzensizlik demektir.
Futbol kulüplerimizde küçük değişikliklerin büyük sonuçlara yol açtığı veya büyük değişikliklerin hiçbir şey olmamışçasına  kabullenildiği sıkça rastlanılan haldir işte bu kaosun baş nedenidir  

Belirli bir sistemi olmayan, belirli bir kaynağı olmayan rüzgara göre yön değiştiren yerel yönetimler veya holding sahiplerinin himayesinde yaşayan kulüplerde adaletin ve spora yakışan düzenin temin edilemediğinden kaos oluşmaktadır.  

Maalesef yunanca bir sözcük olan kaosun diğer bir manası da ISSIZLIK, GİRDAP ve UÇURUM demektir…?

SPORUN VÜCUT YAĞ ORANINA ETKİSİ

Sporcularda belirli bir kondisyon düzeyinin gerçekleşebilmesi için uzun süre antrene edilmesi gerekir.Bu hazırlık süresinden sonra güç, kuvvet, dayanıklılık ve esneklik gibi özellikler kazanılır.İyi antrena olmak ve dengeli beslenmek sportif verimin temelini oluşturur.Sporcu %60 karbonhidrat, %15 protein, %25 yağ olacak şekilde beslenmelidir.Bu şekilde beslenen sporcunun enerji harcama kapasitesi artar.
           
            Sezon sonu maçların bitmesi ile spora ara verilmekte ve sporcular sportif aktivite dışı dinlenmeye çalışmaktadır.Bu şekilde yanlış bir dinlenme proğramı sonucu sporcuların vücudunda meydana gelen değişiklik enerji harcama kapasitesinin azalmasıdır.Belirli bir enerji yapım ve yıkımına alışmış olan vücut enerji fazlasını kullanamamaktadır.
           
            Oysa sezon içerisinde uzun sürede kazanılan enerji harcama kapasitesini ve kondisyon düzeyinin korunabilmesi için sporcunun belirli yoğunlukta sportif aktiviteye devam etmesi gerekir.Zira azaltılmış fiziksel aktivite alınan fazla enerjinin depo edilerek ağırlığın artmasına neden olmaktadır.
           
            Sezon öncesi hazırlık kamplarında öncelikle sporcularda vücut kitle indeksi ve vücut yağ oranı hesaplanmakta ve buna göre antrenman programı yapılmaktadır.
           
            Vücut yağ oranının artması sporcuda metabolizma hızının yavaşlamasına,hareketsizliğe ve koordinasyon bozukluğuna neden olur.
           
            Elit bir sporcuda vücut ağırlığının %10-12'si  yağ olmalıdır.Yapılan antrenmanlarla vücut yağ oranı mümkün olduğunca aşağı çekilmeye çalışılır.Sporcunun kas ve kemik kitlesi arttırıldıkça kondisyon düzeyi artarak vücut yağ oranı düşer.
           
            Sezon öncesi yapılan antrenmanların amacı sportif bağlamda dengeli bir antrenman düzeyi ve dengeli bir beslenme alışkanlığı sağlayarak gerek antrenman gerekse yarışma periyodunda uzun süre sporcuyu formda tutmaktır.
            

HAFTALIK SPORCULAR

Spor; milyonlarca insanı peşinden sürükleyebilen toplumsal bir olaydır. Bu etkinlik sosyal, politik ve kişisel beklentilerle birlikte yapılmaktadır. Sportif etkinlikler profesyonel(bu işi meslek edinenler) ve amatörce sağlıklı olmak için spor yapmaya çalışanlar şeklinde değerlendirilir. Spor hekimlerini en çok ziyaret edenler ikinci grup amatörce spor yapmaya çalışan ve kendilerine” hafta sonu sporcuları” denilen gruptur.
                Amatör sporcular düzenli olmayan etkinliklere katılan sporu sosyal, psikolojik ve sağlık nedenleri ile yapanlar olup 25-45 arasındadır. Düzensiz yeterli teknik bilgiden yoksun, ara sıra spor yapan bu kitle spor sakatlıklarından en büyük risk grubudur. Bu tür sporcular hem çok kolay sakatlanır hem de çok kolay sakatlarlar. Çünkü spor sakatlıklarından korunma ve karşıdakine zarar vermeme konusunda yeterlice bilinçlenmemişlerdir.
                İş dönüşü gecenin geç saatinde veya sabahın erken saatinde halı sahada gazozuna iddialı maçlar yapan “hafta sonu sporcuları” sakatlığa davetiye çıkarmaktadırlar.
                Her sportif etkinlik az veya çok bir ön hazırlık gerektirir. Düzenli antrenmanlarla yeterli bir kondisyon düzeyi sağlanması ve spora uygun ayakkabı seçimi ile başlanması gerekir. Etkinlik öncesi ısınma ve germe egzersizleri ilgili kas gruplarının yaralanmasını önleyici basit önlemlerdir. Herhangi bir spor yaralanmasından sonra tam düzelmeden sahaya çıkmamalı, yeterli dinlenme ve tedavi yapılmalıdır.
                Profesyonel veya amatör tüm sportif etkinliklerde ortaya çıkabilecek spor yaralanmaları zamanında ve doğru yapılabilen bir tedaviyle kalıcı sakatlıkların oluşmasını engelleyen önemli bir unsurdur. Özellikle hafta sonu sporcularının çok daha kolay ve çok daha basit hareketlerle sakatlanabileceklerini unutmamak gerekir.

YAZ SPOR OKULLARININ FAYDALARI

Okullar kapandı üç aylık tatil boyunca çocukların boş zamanlarını nasıl değerlendirecekleri ailelerin en büyük sorunu olmaya devam ediyor. Son yıllarda ülkemizde hızla artan yaz spor okulları çocuklar ve aileleri için iyi bir fırsat haline geldi.
            Yaz spor okullarının çocuklara sosyal, kültürel, fizyolojik ve psikolojik olarak yararı çoktur. Tatile çıkan öğrencilerin boş zamanlarını daha iyi ve spor yaparak değerlendirmeleri sağlıklı gelişmeleri ve spor yapma alışkanlığı kazanarak sporu bir yaşam biçimi haline getirmeleri için spor okulları önemlidir.
            Yaz spor kamplarında çocukları oniki yaşına kadar değişik spor dalları ile tanıştırmak gereklidir ki çocuk daha sonra spor dallarında ilerleyebilsin. Ailelerin; çocukjların hem spor yapıp hem eğlenebilecekleri programlarında 3-4 değişik spor dalının bulunduğu yaz spor kamplarını seçmeleri uygun olacaktır. Yaz okullarında gelişme çağındaki çocukları yüzme ile başlayan jimnastik, tenis, voleybol, basketbol, futbol gibi sporlara çocuğun yaşına uygun olarak yönlendirmek önemlidir.
            Ekonomik imkânlar elverdiğince çocukları altı yaşından itibaren içerisinde her türlü spor türünün bulunduğu yaz okullarına yönlendirmek gerekir. On-oniki yaşından itibaren daha çok sevdiği ve daha çok kabiliyetinin olduğu spor türlerine yönelebilir.
            Bir sporu öğrenmek düşünme, hissetme ve yapma olarak belirli aşamalardan geçer bunu yapan çocuk kendini psikolojik olarak iyi hisseden, fiziki görünümünden memnun, öz güveni olan disiplinli bir birey olmaya adaydır. Yukarıda kısaca özetlediğimiz birçok nedenden dolayı yaz sporu okulları aileler ve çocuklar için bulunmaz bir fırsattır. Çevre ile uyumlu, kendine güvenli, düşünce ile uygulamayı aynı anda yapabilen, strateji kurabilen,  kendini frenleyebilen mutlu toplumsal barışa katkı koyan gençlerin yetişmesinde spor son derece önemli bir eğitim aracıdır.

ZİHİNSEL ANTRENMAN NEDİR

Yapılacak olan bir sportif hareketin uygulaması olmaksızın yoğun bir şekilde zihinde canlandırılmasıdır.

Zihinsel antrenman; teknik, taktik ve kondisyon olarak maça hazırlanan sporcuyu ve takımı zihinsel olarak da maça hazırlamaktır. Yani duygu, düşünce ve davranış üzerine yapılan uygulamasız çalışmadır. Nasıl ki fizik ve teknik beceriler bir antrenman düzeni içersinde arttırılmaya çalışılıyor ise zihinsel beceri de antrene edilmelidir. Önemli olan sporcuda yüksek performans için en uygun uyarılma düzeyini sağlamaktır.

Bir hareketin zihinde canlandırılması sırasında o hareketin yapacak kaslara hızlı ve uygun bir elektrik akımının olduğu tespit edilmiştir. Bu durum ise yapılması istenilen hareketi en iyi ve en hızlı biçimde nasıl yapılacağını antrene etmektir. Bir golcünün ceza sahası içerisinde topa nasıl vuracağını defalarca kafasında canlandırması, hayal etmesi yani o anı yaşaması o sporcunun golcülük becerisini arttıracaktır. Bir hareketi durmadan korkmadan doğru ve akıcı bir şekilde zihinde canlandırmak uygulamalı olarak yapmaktan daha kolaydır.
           
Zihinsel antrenman fiziksel antrenmanla birlikte düşünülmeli ve antrenman programlarının içerisine mutlaka alınmalıdır. Belirli bir seviyedeki sporcular ve takımlar arasında yetenek ve fizik kondisyon açısından fazlaca bir fark yoktur. Sporcunun yapmak istediklerini uygulamaya geçmeden önce hayalinde doğru biçimde defalarca canlandırması sporcular arasındaki farkı gösterir.
           
Zihinsel antrenman yapmanın faydaları;
þ  fiziksel antrenman için gerekli süreyi, kaygı ve stresi azaltır.
þ  koordinasyon becerisini, performansı ve yoğunlaşmayı artırır.
þ  duyguları kontrol altıda tutabilmeyi, takım ruhunu ve kendine güveni arttırır.
     
      Sportif basarı bedensel performans, zihinsel performans ve sportif performansın toplamıdır. Hareketin mükemmelliği zihinde sağlandıktan sonra bunu pratikte gerçekleştirmek kolaydır. ‘spor %90 zihinseldir’ diye çok güzel bir söz vardır.

Tüm bunlardan dolayı klasik antrenman programlarının yanında her antrenman merkezine kütüphane, video salonları ve konferans salonları gibi düşsel performansı arttırıcı imkanlar sağlamak gerekir.


YETERSİZ MOTİVASYON ( START TEMBELLİĞİ) NEDİR?

Bu sezon Adana Spor Kulüpleri Futbolda ve basketbolda istenen düzeye bir türlü gelmemesi, sık sık antrenör değiştirilmesi acaba doğru bir hareketimidir.  Bu açıdan bakıldığında olayın daha değişik yönleri ile irdelenmesi gerektiği kanaatindeyim.
                Bir sporcunun fizyolojik ve psikolojik açıdan yarışmaya hazır olma durumuna motivasyon denir. Sportif başarı; bedensel performans, zihinsel performans ve psikolojik performansın toplamıdır.
Sadece sonucu düşünmek ve olursa olsun galip gelmeye çalışmak sporcunun doğru düşünmesini ve doğru davranmasını engeller. Sporcuların hayalleri onların dünyasıdır. Bu dünyaya istemeyerekte olsa yıkıcı bir etki ile girmek sporcuda negatif etki yapar sporcunun motivasyonu nu kökleştiriri ve motivasyon tembelliği yapar.
                Sporcu sadece mevcut potansiyelini sergilemeyi düşünmelidir. Yenilgiyi kabullenen, kazanacağı konusunda şüpheleri olan sporcu asla kazanamaz. Mücadeleyi seven zoru başarmaya çalışan, yaratıcı, büyük düşünen yani, yere sağlam basan sporcu başarmaya daha yakındır. En iyi tekniklerle çalışan ve en iyi antrenörlerle antrene edilen benzer nitelikteki sporculardan bazıları başarılı olmaktadır. Bu başarılı olanlar; psikolojik olarak başarmaya hazır, kendine güvenen, yenmek veya yenilmek için değil, sadece elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan sporculardır. Bunlar yaptığı işten zevk alır ve kendisi izin vermedikçe başarısının engellenmeyeceğine inanır. Genelde antrenörler ve idareciler sporcuya maçı kazanmak şeklinde hedef koyarlar, oysa maçı kazanmak sporcuların dışında birçok başka faktörlere de bağlıdır. Sonuç yerine performans düzeyi ile ilgili hedeflerin belirlenmesi daha doğru olur.
                Sporcuya performans düzeyi açısından yaklaşılırsa başarı veya başarısızlığın kendisinden kaynaklandığını anlar. Sporcuların beyni ile vücudu arasında çok iyi bir iletişim olması gerekir, beyin nasıl düşünürse vücut o şekilde hareket eder.
                Panik halinde hareket eden, telaşlı davranışlar sergileyen hakeme ve takım arkadaşlarına el-kol işaretleri yapan, maçı bırakma eğilimde olan, savaşma isteği olmayan isteksiz bir sporcuya yetersiz motivasyonu olan sporcu yani start tembeli denir.
                Start tembelliği yetersiz psikolojik antre edilmiş keyifsiz, isteksiz yeteneğini tam olarak kullanamayan bir sporcu halidir. Bu durumdaki bir sporcunun hangi antrenörle çalıştığı önemli çünkü bu oyuncu maçı kafasında oynamadan kaybetmiş bir sporcudur. Başarılı olması da mümkün değildir. Başaracağım dersen başarılı olursun.
                Yetersiz motive olmuş ( start tembeli) bir sporcuda yapılması gereken sporcunun psikolojik gerilimini arttırmaktadır. Bir sporcunun istenen performansı sergileyebilmesi için uygun bir uyarılmışlık yani belirli bir gerginlik düzeyinde bulunması gerekir. Bu düzeydeki bir sporcu daha istekli daha bilinçli daha verimli olur. Sporculardan ortalama psikolojik gerilimi sağlayan antrenör ve takımlar başarıya daha yakındır.

YEREL YÖNETİMLER VE SPOR

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında; Devlet her yaştaki türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder ifadesi bulunmaktadır.
            Fonksiyonları gereği halkla iç içe bulunan yerel yönetimler genel bütçeden aldıkları pay kadar yerel halktan topladıkları vergiler ile de sporun halka götürülmesinde önemli görevler üstlenmektedir.
            5216 sayılı Büyükşehir Belediyeler kanununda; kent sınırları içerisinde sosyal donatılar, bölge parkları, hayvanat bahçeleri, kütüphane, müze, spor tesisleri ve benzeri yerler yapmak işletmek ve çoğaltarak halkın hizmetine sunmak zorundadır denilmektedir.    Yerel yönetimler gençleri kötü alışkanlıklardan korumak her yaştaki vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri almak ve sporun kitlelere yayılmasını teşvik etmek durumundadır. Avrupa Kent Hakları denklarasyonunda ''yaş, yetenek ve gelir durumu ne olursa olsun, her birey için sporla boş vakitlerini değerlendireceği olanakların sağlanması kent insanının temel haklarındandır. Yerel yönetimler herkes için sağlık koşulu doğrultusunda kendi yönetiminde yada başkaları aracılığıyla halkın spor imkanlarına ulaşımını kişilerin sosyo-ekonomik durumları, yaşları ve etnik kökenlerine bakılmaksızın sağlamak zorundadır'' denilmektedir. Bu açıdan halkın gereksinim ve isteklerine duyarlı davranmak halkın desteğini, beğenisini ve güvenini sağlamak belediyeler için çok önemlidir. Siyasi nedenlerden için bile olsa spor belediyeler için çok önemli olmalıdır. Spor bir yaşam biçimidir. Fiziksel, ruhsal, sosyal, toplumsal ve biraysel hedeflere ulaşmanın en sağlıklı şeklidir. Bu bağlamda insan gücünün geliştirilmesi, güçlendirilmesi ile spor yapan kişi daha sağlıklı ve daha verimli olur.
            Sporun sosyal kalkınmaya etki edebilmesi, yöresel kalkınmanın artması o toplumu meydana getiren grupların eğitim, kültür ve spor alt yapısına bağlıdır. Sağlıklı bir nesil oluşmasında devletin spor politakası en belirleyici nedenlerdendir. Yerel yönetimlerin yatırım ve yaptırım hizmetlerini sunması bu açıdan önemlidir. On sene önce basketbol takımı ile ziyaret ettiğmiz beş milyonluk bir doğu bloku ülkesinden avrupa şampiyonu bir takım çıkmış ve her mahallede tenis, yüzme, basketbol ve mini futbol sahaları olmak üzere binlerce spor alanının olduğunu gıpta ile gözlemiştim.
            Yerel yönetimlerin başlıca görevi rekreasyondur. Rekrearesyon; bireylerin iş yaşamı dışında özgür iradeleriyle kendilerini geliştirmek ve yenilemek amacıyla gönüllü olarak katıldıkları sportif aktivitelerdir.
            Yerel yönetimler vatandaşların fiziksel gelişimi, dinlenmesi, yaratıcılıklarını geliştirme ve sosyalleşme gibi ihtiyaçlarını karşılamak üzere düzenlemeler yapmak zorundadır. Farklı hedef kitlelerine (çocuk, yaşlı, sakat, kadın) göre farklı sportif proğramlar hazırlamalıdır. Çeşitli hedef gruplarının katılacağı spor beceri kursları, spor turnuvaları, spor okulları açılmalı. Doğa aktivitelerine yönelik dağcılık, bölgesine göre rafting, bisiklet, balık tutma  v.b.
            Fiziksel uygunluk aktiviteleri; kondisyon yüzmesi, halk koşuları, tenis, basketbol, voleybol, mini futbol sahaları gibi toplumun beğenisini kazanan ihtiyaçlara öncelik tanınmalıdır. Öncelik popüler kültürün yansımaları şeklinde olmalı, çocuk ve gençlerin serbest zaman aktivitelerine yeni açılımlar yapmalıdır.
            Uluslararası olimpiyat komitesi bir şehre olimpiyat organizasyonu vermek için ilan ettiği ölçütlerden en önemlisi o şehirdeki her türlü sportif tesis sayısı ve bu tesislerin temizlik oranı önemli bir ölçüttür. Maalesef yerel yönetimlerin spora katkısı denince ülkemizde profesyonel futbola katkı anlaşılmaktadır. Yerel yönetimlerin profesyonel spor kulüplerine katkısı direkt olamaz. Amatör sporlara her türlü desteği vermek yukarıda bahsedildiği gibi yerel yönetimlerin asli görevidir.
            Yerel yönetimler yöresel halka sağlıklı, verimli, çağdaş bir yaşam sunmak için vardır. Buna göre sporun sağlık ve uzun ömürlü yaşam üzerine etkisi %51, fiziksel çevrenin uzun yaşama etkisi %20, kalıtımsal özelliklerin uzun yaşama etkisi %20 paya sahiptir. Bu son cümleden de anlışabileceği gibi sağlıklı bir toplum, sağlıklı bir kent olması için spor olmazsa olmazlardandır.

TOPLUMSALLAŞMA VE SPOR

Yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde yerel adayların spora bakışı önem kazanmaktadır. Spor her yönü ile toplumsal bir olaydır. Birey ve toplumların gelişmesinde, toplumsal barışın sağlanmasında sportif aktiviteler önemli rol oynamaktadır.
Gelişmiş ülkelerde her dört kişiden biri spor kulüplerine üye iken, diğer ¼  ise kulüp dışında spor yapmaktadır. Bir ülkede ki spor yapan insan sayısının artması o ülkenin, o yörenin gelişmişlik göstergesidir.
Toplumsallaşma; kişinin toplumsal kültürle bütünleşmesinin ve içinde yaşadığı toplumla uyum içinde yaşamasının mümkün olmasıdır.
Gençler için sportif aktivite imkanları sağlamak, beceri geliştirmeyi, ödül almayı veya alamamayı hazmedebilme duygusunu geliştirmek, rekabeti geliştirmek yerel yöneticilerin asli görevlerindendir.
Günümüzde ki teknolojik gelişim insanları daha az hareketli, daha stresli, daha sağlıksız hale getirmektedir. Çağdaş insanın karşısına dikilen bu tehlikeye karşı yerel yönetimlerin sağladığı spor imkanları kişileri stresten uzak daha sağlıklı ve daha verimli hale getirmektedir.
Kişinin toplum değerlerine ve çevresine karşı ilgisiz olması, alkolizm, şiddet ve ruh hastalıklarının başlıca nedenidir. Bu noktada spor önemli bir toplumsal görev aracıdır. İnsanlara spor yapma olanağı sağlamak suretiyle hayat seviyelerini, sosyal faaliyetlerinin kalitelerini yükseltmek suç işleme gibi olumsuz eylemlerden uzaklaştırır. Sağlıklı yaşlanma, sağlıklı şehir planlaması, kişi başına düşen spor alanları ve aktif yaşam imkanları kişileri daha sağlıklı daha toplumsal hale getirecektir.
Spor toplumsal sorumluluğu arttırır. Kendini kontrol etmeyi, başkalarına saygılı olmayı, planlı çalışmayı, planlı dinlenmeyi geliştirir. Spor yapma imkanının artması toplumsal dayanışmayı, katılımı, ırk, cins, eğitim, ayrımı yapmadan yarışma duygusunu geliştirir. Her kesimden insan ortak zevkleri doğrultusunda bir araya gelir, spor yapar, birbirlerini tanır, ortak amaç için mücadele etmeyi öğrenir. Bu durum toplum hayatının niteliğini geliştirmekle ve toplumun moral değerlerini yükseltmektedir.
Ülkemizde spor yapan nüfus sayısının artması, spor imkanlarının tabana yayılması toplumsal barışın temel taşıdır. Yaygın, zevk ve sağlık için yapılan ve yarışma amaçlı olmayan spor imkanları toplumsallaşmanın göstergesidir.
Kısaca  sporun sağlıklı kentler, sağlıklı bireyler için tabana yayılmasında yerel yönetimlere önemli görevler düşmektedir.

SU HAYATTIR.

Yöremizde sıcaklığın çok arttığı şu günlerde su yaşamsal önem taşımaktadır.
Su; hayatımın vazgeçilmezi, en değerli ihtiyacımız ve en büyük tedavi kaynağımızdır. Su dünyamızın %70 ini insan vücudunun %65-70 ini beynin %85 ini, kemiğin %20 sini oluşturur. Su vücudumuzda kandaki maddelerin taşınmasına, besinlerin suda çözülerek alınmasına terleme ve idrar yoluyla zararlı maddelerin atılmasına vücut ısısının ayarlanmasını sağlar. Bu su vücuda ister sulu gıdalarla isterse doğrudan su tüketimi olarak alınsın. Amaç toplam sıvı alımını ifade eden miktarla vücut sıvısının dengelenmesidir. Günlük sıvı alımı kişiye, yaşa, kiloya göre değişkenlik gösterebilir. Ancak ortala bir insan vücudunun en az 2 litre suya gereksinimi vardır.
                Vücudun ihtiyacından fazla su içmek hayati önem taşıyan minerallerin ve suda çözünür önemli vitaminlerin idrar ve terleme yoluyla kaybedilmesini sağlayacağı ve mideyi şişirerek genişlemesine neden olacağı için çok doğru bir beslenme şekli değildir.
                Normal şartlarda vücut ısısı 37 santigrat derecedir. Vücut sıcaklığı birkaç derece düştüğünde donma tehlikesi, birkaç derece yükseldiğinde de hayati tehlike yaşarız. Yani vücudumuzun ısısı ancak birkaç derece içerisinde oynayabilir. İşte bu dengeyi ayarlayan vücut suyudur. Vücut suyunun ısısını arttırmak için yüksek kaloriye ihtiyaç vardır. %70 i sudan oluşan vücudumuz çok hızlı şekilde ısınmaz.
                Su hidrojen ve oksijenden oluşan kokusuz tatsız saydam bir sıvıdır. Bütün organizmalarda madde alışverişi ve solunum için su yaşamsal gereklidir. Vücut ağırlığının %2 si kadar su kaybında verim ve performanstaki düşüş %20 oranındayken vücut ağırlığının  %4 kadar su kaybında verim ve performansta %40 kadar düşüş olur.
                İnsan; fizyolojik gereksinimi olan suyu her gün muntazam olarak karşılamak zorundadır. Bu suyun %50 si içeceklerden, %35 i yiyeceklerden, %15 i ise diğer yollardan vücuttaki gıdaların yakılmasından sağlanır.
                Susuzluğun derecesine göre organizmada çeşitli olaylar gelişir. Halsizlik deri kızarması yorgunluk kalp ritminde artış soluk almada güçlük konuşma zorluğu kramplar gibi susuzluğun derecesine göre artan şikayetler olur.
                Organizma; bileşimindeki karbonhidrat yağ ve proteinin % 50 sini kaybetmesine rağmen yaşamaya devam ettiği halde suyun %20 sini kaybettiğinde ölüm olmaktadır.
                Suyun organizmada yapı taşı olarak bulunduğu gibi organizmanın ihtiyacı olan maddeleri eriterek doku ve hücrelere taşımak gibi önemli bir görevi bulunmaktadır. Besinlerin sindirim sisteminde taşınması yumuşatılması emilmesi metabolizma artıklarının atılması suyla olmaktadır. Yoğun efor gerektiren işlemlerde kaybedilen su vücut ısısının dengelenmesi içindir.
                Suyun organizmadan atılması idrar yoluyla dışkıyla ve solunum yoluyla olmaktadır. Yukarıda kısaca özetlediğimiz suyun tadı aslında taze ve soğuk olduğunda güzeldir. Suyun özelliği oksijen miktarının fazlalığıyla orantılıdır. Vücuda sıvı yolla alınan oksijen vücudun sıvı dengesini korur yaşam kalitesini arttırır. Sıcak ve nemli havalarda sıvı kaybımız artmaktadır.
Hamile ve süt veren annelerin de sıvı ihtiyacı fazladır. Her güne su içerek başlamalı ve günde en az 8 bardak su içilmelidir. Küresel ısınmamın gündemde olduğu günümüzde bol sulu ve sağlıklı günler dileriz

SPORDA HEDEF BELİRLEMENİN ÖNEMİ

Sporda hedef belirleme; sportif başarıya ulaşabilmek için sporcuda öncelikle elde edilmesi gereken özelliklerin ortaya konmasına denir. Sporda hedef belirleme sporcudan beklenenlerin neler olduğunu açık ve anlaşılır biçimde ortaya koyacağı için sporcunun motivasyonunu arttırarak çalışmanın kalitesini yükseltir, sporcunun performansını geliştirmek için antrenöre yol gösterir.
            Sporcuya hedef belirlemeye ne kadar erken başlanırsa ve hedefler ne kadar keskin belirlenirse sporcu o kadar başarılı olur. Bunun için sporcuya genç takımdan itibaren hedef belirlenmelidir. Sporda hedef belirlemek sporcunun kendini tanımasını, kendini denetlemesini, sorumluluk almasını, plan yapmasını kısaca sporcunun kendine güvenini sağlar. Sporcuya hedef belirlemek karar verebilme becerisini geliştirir.
Eğer bir sporcu kapasitesinin farkında değil ve özgüveni zayıf ise hedefe yönlendirilmesi çok zordur. Sporcunun sahip olduğu fiziksel ve psikolojik beceriler göz önünde bulundurulmalı, sporcuya kapasitesi üzerinde aşırı hedef konmamalı, sporcunun ve kulübünün imkânlarına göre hedef belirlenmelidir. Ulaşılması çok zor olan hedefler veya hemen başarılabilecek çok küçük hedefler yarar sağlamaz. Sporcu, antrenör ve idareci arasında samimi ve güvenli bir ilişki olmalı ve sporcuya hedefleri buna göre konmalıdır. Belirlenen kişisel hedeflerin neler olduğu ve her sporcunun eksik yönleri birebir çalışmalar şeklinde sporculara anlatılmalıdır.
            Hedef belirlemede yapılan en büyük yanlış sadece bir maçı kazanmaya yönelik konulan hedeftir. Sporcuya bir maç şeklinde hedef verilmemelidir. Yapılması gereken maç sonucu yerine sporcunun performans düzeyi ile ilgili hedef belirlemek olmalıdır. Performans hedeflerinin gerçekleşmesi sonucunda başarı kendiliğinden gelecektir. Bu durumda sporcuya aşırı olmayan ödüllendirmeler yapılmalı ve bir adım ilerisi olarak takım hedefi konmalıdır.
Takım hedeflerinin belirlenmesi sporcuların birlikte çalışma ve başarma isteğini arttırır. Böylece takım ruhu oluşmaya başlar ve her sporcu bir diğerinin hedefini yükseltir. Sonuç olarak sporcu, antrenör, idareci, taraftar ile belirlenen hedef için çalışmaya başlanır ve bu birliktelik başarıyı getirir.

SPORCULARDA KIKIRDAK SORUNU (DELGADO’ya NE OLDU

Sporcularda kıkırdak sorununa en çok diz eklem kıkırdağında rastlanmaktadır. Sert ve elastik bir örtü biçiminde kemiklerin boyca uzamasını sağlayan ve  kemiklerin uç uca değerek sürtünüp aşınmasını önleyen yapıya eklem kıkırdağı denir.Kemik uçlarındaki kıkırdak bölüm 2-5 mm kalınlığında olup kan damarları ve sinir uçları bulunmaz.Sinir uçları bulunmadığından kıkırdak lezyonlarının başlangıcında ağrı olmaz.
Eklem kıkırdağının görevleri;eklem yerindeki kemiklerin birbirine sürtünüp aşınmasını önlemek, hareketin kolaylaştırmak,çocukluk döneminde kemiklerin büyümesini sağlamak ve bulunduğu kemiğe şekil vermek.
Bulunduğu yere şekil veren,desteklik ve esneklik sağlayan doku kıkırdak dokudur.Üç tür kıkırdak yapısı vardır.Ancak kemik uçları hyalin kıkırdaktır.Görevi;çatı oluşturmak,destek sağlamak, darbelere karşı korumak,eklemin artan yüklerde hasar görmesine karşı koymaktır.
Eklem kıkırdağı üzerine gelen direk travmalar,yüksekten atlamalar,ani yön değiştirmelere bağlı rotasyonal zorlamalar eklem kıkırdağı lezyonu yapar.Özellikle sporcularda,sürekli travmaya maruz kaldıklarından kıkırdağın zaman içerisinde incelmesine,pürüzsüz yapısının bozulmasına ve kıkırdak ödemine neden olur.
Eklem kıkırdağı lezyonu dizde ağrı,şişlik,takılma ve atlama hissi bulguları verir.Bu şikayetlere özellikle maç ve antrenman esnasında rastlanır.İstirahat halinde ağrı çok yoktur.
 Eklem kıkırdağı lezyonları üçe ayrılır;kıkırdakta ödem ve yumuşama,saçaklanma ve yüzeyel çatlaklar,kemiğe kadar inen kıkırdak lezyonu şeklinde olup tedavi açısından çok önemlidir.
Kıkırdak lezyonu tedavisinde lezyonun büyüklüğü,yük taşıyan bölgede olup olmaması ve derinliği  önemlidir.Kıkırdak lezyonlarının büyük çoğunluğunda çok ciddi problem olmaz.Öncelikle istirahat,buz uygulaması,bandajlama,ekleme yük bindirmeme ve fizik tedavi ile iyileşebilir.12 haftalık tedavi netice vermezse cerrahi tedavi yapmak gerekir.
Artoskopik kıkırdak lezyonu tedavisi için çeşitli yöntemler vardır.Bunlar;mikro kırık yöntemi,traşlama (shaving) yöntemi,mozaik plasti ve son zamanlarda popülerleşen kıkırdak hücre nakli şeklinde kıkırdak bölgesindeki hasara,sporcunun yaşına,bacak yapısına uygun tedavi yöntemleri vardır.
Menisküsler ve kıkırdak dokular kansız damarsız olduğu için parçalandığı ezildiği zaman iyileşmez.Delgado ve İlhan Mansız örneğinde gördüğümüz gibi sporcunun spor hayatını zora sokabilir.Bunun için gerçek anlamda profesyonel bir sporcunun kendini çok iyi hazırlaması,kas gücünü maksimum düzeye çıkarması,ekstra antrenmanlar yapması daha faydalı olur kanaatindeyim.