4 Ocak 2012 Çarşamba

SU HAYATTIR.

Yöremizde sıcaklığın çok arttığı şu günlerde su yaşamsal önem taşımaktadır.
Su; hayatımın vazgeçilmezi, en değerli ihtiyacımız ve en büyük tedavi kaynağımızdır. Su dünyamızın %70 ini insan vücudunun %65-70 ini beynin %85 ini, kemiğin %20 sini oluşturur. Su vücudumuzda kandaki maddelerin taşınmasına, besinlerin suda çözülerek alınmasına terleme ve idrar yoluyla zararlı maddelerin atılmasına vücut ısısının ayarlanmasını sağlar. Bu su vücuda ister sulu gıdalarla isterse doğrudan su tüketimi olarak alınsın. Amaç toplam sıvı alımını ifade eden miktarla vücut sıvısının dengelenmesidir. Günlük sıvı alımı kişiye, yaşa, kiloya göre değişkenlik gösterebilir. Ancak ortala bir insan vücudunun en az 2 litre suya gereksinimi vardır.
                Vücudun ihtiyacından fazla su içmek hayati önem taşıyan minerallerin ve suda çözünür önemli vitaminlerin idrar ve terleme yoluyla kaybedilmesini sağlayacağı ve mideyi şişirerek genişlemesine neden olacağı için çok doğru bir beslenme şekli değildir.
                Normal şartlarda vücut ısısı 37 santigrat derecedir. Vücut sıcaklığı birkaç derece düştüğünde donma tehlikesi, birkaç derece yükseldiğinde de hayati tehlike yaşarız. Yani vücudumuzun ısısı ancak birkaç derece içerisinde oynayabilir. İşte bu dengeyi ayarlayan vücut suyudur. Vücut suyunun ısısını arttırmak için yüksek kaloriye ihtiyaç vardır. %70 i sudan oluşan vücudumuz çok hızlı şekilde ısınmaz.
                Su hidrojen ve oksijenden oluşan kokusuz tatsız saydam bir sıvıdır. Bütün organizmalarda madde alışverişi ve solunum için su yaşamsal gereklidir. Vücut ağırlığının %2 si kadar su kaybında verim ve performanstaki düşüş %20 oranındayken vücut ağırlığının  %4 kadar su kaybında verim ve performansta %40 kadar düşüş olur.
                İnsan; fizyolojik gereksinimi olan suyu her gün muntazam olarak karşılamak zorundadır. Bu suyun %50 si içeceklerden, %35 i yiyeceklerden, %15 i ise diğer yollardan vücuttaki gıdaların yakılmasından sağlanır.
                Susuzluğun derecesine göre organizmada çeşitli olaylar gelişir. Halsizlik deri kızarması yorgunluk kalp ritminde artış soluk almada güçlük konuşma zorluğu kramplar gibi susuzluğun derecesine göre artan şikayetler olur.
                Organizma; bileşimindeki karbonhidrat yağ ve proteinin % 50 sini kaybetmesine rağmen yaşamaya devam ettiği halde suyun %20 sini kaybettiğinde ölüm olmaktadır.
                Suyun organizmada yapı taşı olarak bulunduğu gibi organizmanın ihtiyacı olan maddeleri eriterek doku ve hücrelere taşımak gibi önemli bir görevi bulunmaktadır. Besinlerin sindirim sisteminde taşınması yumuşatılması emilmesi metabolizma artıklarının atılması suyla olmaktadır. Yoğun efor gerektiren işlemlerde kaybedilen su vücut ısısının dengelenmesi içindir.
                Suyun organizmadan atılması idrar yoluyla dışkıyla ve solunum yoluyla olmaktadır. Yukarıda kısaca özetlediğimiz suyun tadı aslında taze ve soğuk olduğunda güzeldir. Suyun özelliği oksijen miktarının fazlalığıyla orantılıdır. Vücuda sıvı yolla alınan oksijen vücudun sıvı dengesini korur yaşam kalitesini arttırır. Sıcak ve nemli havalarda sıvı kaybımız artmaktadır.
Hamile ve süt veren annelerin de sıvı ihtiyacı fazladır. Her güne su içerek başlamalı ve günde en az 8 bardak su içilmelidir. Küresel ısınmamın gündemde olduğu günümüzde bol sulu ve sağlıklı günler dileriz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder